Sonuç yok
Tüm Sonucu Gör
  • ANA SAYFA
  • Bana Dair
  • Kültür & Sanat
  • Gezi
  • Sinema & Dizi
  • Hobi
    • Plak Koleksiyonu
    • Bonsai (Minyatür Ağaçlar)
    • Bisiklet Tutkusu
    • Deniz Akvaryumu
Sonuç yok
Tüm Sonucu Gör

Dünyada Ölümden Başkası Yalan

Yazar murat
28 Eylül 2015
Bölüm Bana Dair
Share on FacebookShare on Twitter

Bu sabah 90′ lar pop dinlemek istedim ve açtım malum kırmızı siteyi. Sırayla hareketli parçaları dinlerken ne dinlediğimin farkında bile değildim. Sonra birden çok sevdiğim Candan Erçetin’ in sesi ile irkildim. İlk çıktığı günden beri sözlerine hayran olduğum mükemmel parçayı fısıldamaya başladı kulağıma; “Dünyada ölümden başkası yalan!”  Yıllar öncesinde yaşadığım bir otobüs yolculuğuna götürdü bu sözler beni. Belki hatırlarsınız şarkının klibinde de Candan otobüsle gidiyordu yollarda. Ben ise 17 Ağustos’ un ardından ablamın yanına gidiyordum Gölcük’ e. Bir kez daha hayretle bakarken yıkılan binalara, son bulan hayatlara ve kaybolan anılara birden radyoda çalmaya başladı; “Yalaaaannnn, dünyada ölümden başkası yalan!” 

 

Yaşım on altı mevsim yaz, ağustosun ortasındayız hava çok sıcak. Odamın penceresi açık ama kapısı kapalı, sabah kalkıp esnaf babamın dükkanına gitmemiz gerekiyor. Ben biraz zor uyandığım için babam sabahları beni biraz silkeliyor. O sabah da öyle oluyor sandım, hatta tamam kalkıyorum dedim, gözümü açtım ki zifiri karanlık. İki büyük kolonun arasında olan ahşap kasalı yattığım yer sallandıkça kolonlara çarpıyor. Daha önce yaşamadığı şeyden korkmuyormuş insan, anlamaya çalışıyorsun önce ne olduğunu. Yatağımdan hızla kalktım odamın kapısına doğru yürümeye çalıştım, ayakta zor duruyordum. Kapının kapalı olduğunu göremeyecek kadar karanlıktı o gece, kapıyı çarpınca anladım kapalı olduğunu. Evin içinde korkunç bir gürültü vardı, cam eşyalarla dolu vitrin zangır zangır titriyordu. Evden çıkmayı aklımdan bile geçirmedim, ailem geride kalacaksa bende onlarla kalmalıyım diye düşündüm. Neden bilmiyorum ama mutfak penceresine gittim. Gökyüzünü daha önce hiç öyle görmemiştim! Yıldızlar kum gibi, olabildiğince parlak ve yere çok yakındılar. Evimizin tam karşısındaki yüksek gerilim hattının telleri bir salıncak gibi sallanıyordu adeta. Bitmek bilmeyen 45 saniye sona ermişti nihayet. Annem ve babam odalarından çıkarak yanımıza geldiler. İkiz kardeşlerim korkudan ağlıyor, annem sürekli dua ediyordu. Hala ne olduğunu anlayamamıştım. Kitaplarda tarif edildiği kadarı ile bu bir depremdi ama kesinlikle bu daha fazlasıydı aslında.

 

O sene maçları izlemek için aldığım Casio cep televizyonumu ve milli maç için aldığım hiç kullanılmamış pilleri de yanıma alarak aşağıya indim. Bütün mahalle sokaktaydı, evimizin yanındaki boş arazide toplandık tüm komşular. Araçların radyolarından haber almaya çalışıyordu insanlar. Bende heyecanla pilleri açtım, cep televizyonuna taktım. Açtığım ilk anda gördüğümüz şey bize ikinci depremi yaşatmıştı. Ekranda bir harita ve Gölcük üzerinde kıpkırmızı bir patlama işareti. Sonra spiker tekrarladı; “Sayın seyirciler. Depremin merkez üssü Gölcük, şiddeti ise 7,4!” Annemin o anki halini unutamıyorum, hepimiz şaşırmıştık ama evlat hiç bir şeye benzemiyordu. Çünkü ablam Gölcük’ de ikamet ediyordu. Hemen telefona sarılıp ablamı aramaya başladık ama nafile çalıyor kimse cevap vermiyordu ilk başta. Daha sonra tamamen çöktü haberleşme ağı. Gün ağarırken ablam bizi aradı ve çok şükür iyi olduklarını söyledi. Oturduğumuz apartman yıkıldı ama biz iyiyiz diyordu. Aklımıza gelen depremin ilk anlarında binayı terk ettikleri daha sonra binanın yıkıldığı düşüncesiydi. Ancak öyle olmamıştı, ablamın oturduğu yedi katlı bina yerle bir olmuş, ablam eniştem ve henüz 10 aylık bir bebek olan yeğenim sağ çıkmışlardı o enkazdan.

Ford Transit marka bir minibüsle yola çıktık babam ve ben. Fani ömrümde bundan daha büyük bir tecrübe yaşamadım inanın. Son sürat ilerliyorduk Kocaeli’ ye giden otoyolda, ta ki şehrin girişindeki gişelere varıncaya kadar. Herkes oraya ulaşmaya çalışıyordu, şehir tam anlamıyla mahşer yerine dönmüştü. Her tarafta yıkılmış bina enkazları, sevdiklerini kaybeden insanların feryatları, onlarca ambulansın acı çığlığı şehrin üzerinde kocaman bir toz bulutu. Trafik akışı giderek yavaşlıyor bizim ise endişemiz daha da artıyordu. Babam bildiği tüm alternatif yolları kullanarak mümkün olan en kısa sürede Gölcük’ e vardı. Yol boyunca gördüğümüz tüm kötü görüntüler çok hafif kalıyordu Gölcük’ ün hali yanında. TV kanallarının helikopterleri uçuşup görüntü almaya çalışıyor, iş makineleri enkazlardan sağ olanları kurtarmaya çalışıyordu. Herkes koşuşturuyordu canlara ulaşmak için. Sevdiklerini kaybedenler dahi ağlamaya, üzülmeye fırsat bulamıyor diğerlerine yardım ediyorlardı.

Ablamın oturduğu binanın önüne geldiğimizde gözlerimize inanamadık. Yedi katlı apartman yan tarafında bulunan benzin istasyonunun üzerine doğru devrilmişti. Benzin istasyonu bir kaç ay önce kapatıldığından yakıt tankları boştu. Ablam ve ailesinin oturduğu daire yol seviyesine kadar inmiş, binanın ilk üç katı hiç görünmüyordu. O kadar büyük bir kaos ve çaresizlik hakimdi ki tüm sokaklara insan ne kadar aciz olduğunu bir kez daha fark ediyordu o anlarda. Bizimkilerin o enkazdan sağ çıkmaları Allah’ ın büyük bir mucizesiydi gerçekten.

17 Ağustos 1999 saatler 03:02′ yi gösterdiğinde silkelendik Yaradan tarafından, kendimize gelmemiz için titredik. Bu acıyı yakinen yaşayanlar bile çarçabuk unuttular ne yazık ki. Üzerinde yaşadığımız bu koskoca gezegenin aslında ne kadar ufak olduğunu ve Allah’ ın dilediğinde un ufak edebileceğinin küçük bir projeksiyonuydu aslında 17 Ağustos. Enkazlar kaldırıldı, ölenler defnedildi ve hayatlar devam ediyor. Bir daha bu denli büyük bir imtihana tabi olmamak ve geldiğinde hazırlıklı olmak için sesleniyorum; “Sesimi duyan var mı?”

 

Dünyada Ölümden Başkası Yalan – Bu yazımda sizlerle 17 Ağustos 1999 günü yaşadığım tecrübeleri paylaştım. 03:02 Korku http://t.co/VTx2Qq0X27

— Murat Yazıcı Blog (@yazici_murat) 28 Eylül 2015

E-Posta Adresinizi Kaydedin, Yazılarımı İlk Siz Okuyun!

Abone Olun Murat Yazıcı

Free Download WordPress Themes
Download Best WordPress Themes Free Download
Free Download WordPress Themes
Free Download WordPress Themes
free download udemy paid course
download lava firmware
Download WordPress Themes Free
lynda course free download
Etiket: 17 ağustos17 ağustos 1999akutçaresizlikdepremearthquakeenkazfay hattıgölcük depremikocaeli depremion yedi ağustosonyedi ağustos
murat

murat

İlgiliYazılar

Bana Dair

Gelin Olmuş Gidiyorsun

9 Nisan 2017

Evet güzel kardeşim, birlikte geçen onca yıldan sonra bu gece son gece baba evinde. Dolu dolu yıllar geçirdik üçümüz, ablalarımız...

Hoşgeldin
Bana Dair

Hoşgeldin

16 Haziran 2016

SEN BANA GEÇ GELDİN, BEN SANA ERKEN!!!   Soğuk bir kış gecesinde dahil oldun ruhuma ve çözdün tüm buzlarını kalbimin...

Bana Dair

Apple Music Abonelik İptali

9 Mart 2016

Yakın zamanda ülkemizde de hizmet vermeye başlayan Apple Music tüm kullanıcılara sistemi denemeleri için 3 ay süre ile ücretsiz abonelik...

Bana Dair

Ehliyet Yenileme İşlemleri

4 Şubat 2016

Yakın zamanda hepimiz TV ve diğer basın yayın organlarından ehliyetlerin yenileceğini duyduk ve kısa süreli bir paniğin ardından unuttuk gitti....

Khan Akademi Nedir
Bana Dair

Khan Akademi Nedir

27 Ocak 2016

Bugün sosyal medyada izlediğim saçma bir video neticesinde tanıştım bu mükemmel proje ile aslında. İzlediğim video da halkımıza mikrofon uzatıyor...

Bana Dair

Beş Parmağın Beşi Bir Aslında

27 Kasım 2015

Kardeşlik güzel şey, kardeşleri olmalı insanın. Aynı odada uyuduğu, sobanın tavana yansıyan alevine birlikte bakıp hayaller kuracağı kardeşleri. Mahallenin okuluna...

Sonraki Yazı

İranwire Çarpıcı Karikatürler

Konserve Şehir Kowloon Walled

Beş Parmağın Beşi Bir Aslında

Yorumlar 10

  1. Çağrı Mustafa Alkan says:
    3 sene önce

    Depremleri memleketim olan Sakarya/Karasu’da yaşamış ve yıkımlara şahit olmuş biri olarak her cümlesinde içim acıyarak okudum yazdıklarınızı. Allah bir daha yaşatmasın.

    Cevapla
    • Murat Yazıcı says:
      3 sene önce

      Amin Çağrı Bey, o kadar zor zamanlardı ki yeniden hatırlamak bile zordu. Tekrar yaşamayı Rabbim nasip etmesin. 🙁

      Cevapla
  2. Çağrı Mustafa Alkan says:
    3 sene önce

    Depremleri memleketim olan Sakarya/Karasu’da yaşamış ve yıkımlara şahit olmuş biri olarak her cümlesinde içim acıyarak okudum yazdıklarınızı. Allah bir daha yaşatmasın.

    Cevapla
    • Murat Yazıcı says:
      3 sene önce

      Amin Çağrı Bey, o kadar zor zamanlardı ki yeniden hatırlamak bile zordu. Tekrar yaşamayı Rabbim nasip etmesin. 🙁

      Cevapla
  3. Furkan Çelebi says:
    3 sene önce

    Ölümün olduğu yerde zaten daha önemli ne olabilir ki? O depremin olduğu gün küçük bir çocuktum allahtan hatırlamıyorum fakat umarım hiçbir yer böyle bir deprem daha görmez. İnşallah..

    Cevapla
    • Murat Yazıcı says:
      3 sene önce

      Rabbim o günleri tekrar göstermesin. 🙁 Yaşadıklarımı son nefesime kadar unutamayacağım!

      Cevapla
  4. Furkan Çelebi says:
    3 sene önce

    Ölümün olduğu yerde zaten daha önemli ne olabilir ki? O depremin olduğu gün küçük bir çocuktum allahtan hatırlamıyorum fakat umarım hiçbir yer böyle bir deprem daha görmez. İnşallah..

    Cevapla
    • Murat Yazıcı says:
      3 sene önce

      Rabbim o günleri tekrar göstermesin. 🙁 Yaşadıklarımı son nefesime kadar unutamayacağım!

      Cevapla
  5. Murat Yazıcı says:
    3 sene önce

    Bir takipçimin mail ortamında tarafıma ulaştırdığı yorumunu müsaadesi ile yayınlıyorum!

    “Merhaba Murat Bey,

    İlgili konudaki paylaşımınızı yeni okudum. Üzerinden bunca yıl geçmiş olsada paylaşımınızı yeni okuduğum için düşüncelerimi ifade etmek istedim size. öncelikle geçmişler olsun ve Rabbim sağlık sıhat ve hayırlı ömürler nasip eylesin ağzınızın tadıyla sevdiklerinizle birlikte. Yazılanlar gerçek olunca pek bir dokunuyor her satır..Ben bizzat yaşayan biri olmasam da , o günlerde izleyiciydim o dönem 17 yaşında..Yaz tatiliydi , eve gelip televizyon açıldığında ilk gördüğüm görüntü ömrüm boyunca gözümden ve kalbimden silinmedi.. Yıkılmış bir bina tuz gibi ve bir anne çocuğunu kurtarmak için ..çocuğuna sarılmış ve ne yazıkki üzerine düşen duvarlarla çocuğu kolları arasında gözü önünde ezilmiş..yazarken bile zihnimin zikrinde zorlanıyorum şu an..o gün 17 yaşında bir lise öğrencisiydim. Bugün iki çocuğu olan bir anneyim. O resim silinmedi içimden .. Çocuklarıma baktığımda her an gözümün önünde durur. Yazınızı okuyunca o anları yaşamışım gibi okudum. Bu sadece o anı yaşayan insanların değil aynı zamanda bir ülke sınavıydı, bir hesaplaşmaydı bence o dönem. Dilerim alınması gereken dersler hepimiz adına alınmış ve yapılaşmada ki , o dönem gözler önüne serilen çaresizliğimizin yeniden yaşanmaması için devlet olarak gerekli her tedbir alınmıştır. Zira o günler biz izlerken kahrolmuştuk nasıl yaşandının hayali bile kurulamadı hiç . sözün bittiği insan olmanın anlamının kalmadığı anlardı o görüntüleri izlerken hissettiklerim.. Bu kadar mı anlamsızlaşır dı insan olmak .. Rabbim hiçbirimizi bir daha böyle sınamasın dilerim.”

    Cevapla
  6. Murat Yazıcı says:
    3 sene önce

    Bir takipçimin mail ortamında tarafıma ulaştırdığı yorumunu müsaadesi ile yayınlıyorum!

    “Merhaba Murat Bey,

    İlgili konudaki paylaşımınızı yeni okudum. Üzerinden bunca yıl geçmiş olsada paylaşımınızı yeni okuduğum için düşüncelerimi ifade etmek istedim size. öncelikle geçmişler olsun ve Rabbim sağlık sıhat ve hayırlı ömürler nasip eylesin ağzınızın tadıyla sevdiklerinizle birlikte. Yazılanlar gerçek olunca pek bir dokunuyor her satır..Ben bizzat yaşayan biri olmasam da , o günlerde izleyiciydim o dönem 17 yaşında..Yaz tatiliydi , eve gelip televizyon açıldığında ilk gördüğüm görüntü ömrüm boyunca gözümden ve kalbimden silinmedi.. Yıkılmış bir bina tuz gibi ve bir anne çocuğunu kurtarmak için ..çocuğuna sarılmış ve ne yazıkki üzerine düşen duvarlarla çocuğu kolları arasında gözü önünde ezilmiş..yazarken bile zihnimin zikrinde zorlanıyorum şu an..o gün 17 yaşında bir lise öğrencisiydim. Bugün iki çocuğu olan bir anneyim. O resim silinmedi içimden .. Çocuklarıma baktığımda her an gözümün önünde durur. Yazınızı okuyunca o anları yaşamışım gibi okudum. Bu sadece o anı yaşayan insanların değil aynı zamanda bir ülke sınavıydı, bir hesaplaşmaydı bence o dönem. Dilerim alınması gereken dersler hepimiz adına alınmış ve yapılaşmada ki , o dönem gözler önüne serilen çaresizliğimizin yeniden yaşanmaması için devlet olarak gerekli her tedbir alınmıştır. Zira o günler biz izlerken kahrolmuştuk nasıl yaşandının hayali bile kurulamadı hiç . sözün bittiği insan olmanın anlamının kalmadığı anlardı o görüntüleri izlerken hissettiklerim.. Bu kadar mı anlamsızlaşır dı insan olmak .. Rabbim hiçbirimizi bir daha böyle sınamasın dilerim.”

    Cevapla

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

We bring you the best Premium WordPress Themes that perfect for news, magazine, personal blog, etc. Check our landing page for details.

Read more

Categories

  • Bana Dair
  • Bisiklet Tutkusu
  • Gezi
  • Hobi
  • Kültür & Sanat
  • Plak Koleksiyonu
  • Sinema & Dizi

Tags

7 harika 17 ağustos 17 ağustos 1999 45'lik 1971 1983 abi olmak ablama veda adriana lima advertising ahmedinecat ahmet hamdi tanpınar ahşap işleme ahşap kabartma ahşap maket ahşap model ahşap oymacılığı aile akut alfabe altı eylül anne anılar apple apple music apple music iptali apple müzik apple müzik iptali arçelik aslan kral avşa ayrılık ağva aşk baba baba olmak başak burcu doğum günü fotoğraf kardeşlik mutluluk reklam sanat sevgili şile
  • ANA SAYFA
  • HAKKIMDA
  • HAKKIMDA
  • GİZLİLİK POLİTİKASI
  • İletişim

© 2019 JNews - Premium WordPress news & magazine theme by Jegtheme.

Sonuç yok
Tüm Sonucu Gör
  • Home
  • Bana Dair
  • Kültür & Sanat
  • Gezi
  • Sinema & Dizi
  • Hobi
    • Bisiklet Tutkusu
    • Plak Koleksiyonu
    • Bonsai (Minyatür Ağaçlar)
    • Deniz Akvaryumu
  • Genel

© 2019 JNews - Premium WordPress news & magazine theme by Jegtheme.